Tarih: 01.01.0001 00:00 Güncelleme: 01.06.2017 11:05 265
   Selçuklular dönemi toplum düzeni ve sosyal iklimini neden öğrenmeliyiz?

  Selçuklular dönemi toplum düzeni ve sosyal iklimini neden öğrenmeliyiz?

  Selçuklular dönemi toplum düzeni ve sosyal iklimi öğrenmek , Mogol istilalarinin yarattigi kaos ve bu kaos içinde savrulmus türklerin, dönemsel durumunu idrak etmek, arap-islam anlayisindan çok daha farkli bir boyut kazanarak anadolu islamini olusturmus , birlestirici olmus 11. ve 12. ve hatta 13. yy anadolu turk tasavvufunu idrak etmek, ülkemize dair sosyoloji ve tarih bilinci edinmemizi saglar ve bu bilinç, algimizi açar. Milli tarih kitaplariyla ve de batililarin, oryantalist gözlükleriyle bakarak tanimladiklari ve aktardiklari kitaplardan edinilen bilgiler yanilticidir. Bu nedenle, yapacaginiz arastirmalar için, özellikle Selçuklu tarihi ile ilgili, Fuat Köprülü baslangiç için çok yeterlidir.Ayrica Ahmet Yesevi'ye dair arastirma kitaplarinda da, Selçuklu dönemini bulabilirsiniz   Haci Bektas Veli, Mevlana, Yunus Emre gibi düsünürlerin,; tasavvufi temellerini aldigi, bu kisinin, islami birlestirici bakisi, Selçuklu döneminde, toplumsal yapiyi sekillendirmis en önemli etkendir. Mogol istilalarinin yikimiyla gelen ama öncesinde, Buyuk Selçuklu’nun iktidarinin dagilmasiyla olusmus “büyük kaos” döneminde, Ahmet Yesevi’nin birlestiriciligi, çok onemli bir devlet politikasina dönüsmüs. Bölgedeki, daginik bulunan türkleri, islam kardesligi altinda birlestirebilmis bunu yaparken de, islami türkçelestirerek ve de türkçeyi, bir islami tasavvuf dili yaparak binlerce alim yetistirmis ve basta Anadolu olmak kaydiyla, bölgenin her yanina göndermistir. Ve bu alimler sayesinde korkunc yikimlarla, kaosa düsmüs kesimler, tekrar toparlanarak birlesebilmisler. Ayrica da, dört önemli, felsefi, tasavvufi, sosyal kurumlasma olusmus bu donemde: Gâziyân-ı Rûm, Ahîyân-ı Rûm, Abdâlân-ı Rûm ve Bâcıyân-ı Rûm. Bunlar incelenirse de o donemin sosyal yapisi bir miktar anlasilabilir. Ama ayrica ve ayrica Ibn-ul Arabi’nin “vahdeti vucut” felsefesi ve bu felsefenin Anadolu tasavvufundaki etkisi de onemlidir.   Kisacasi, aslinda 7. yy da baslamis arap-islami içindeki tasavvuf ,11. 12. ve 13; yy’larda aldigi sekil ile türklesmis, turkçelesmis ve de Selçuklu Türk Devleti’nin sosyal birlestirici gücü olmus. Bu arada, piyasadaki hadisçi müslüman yorumlarin pratikleriyle, anadolu islam anlayisi asla anlasilamaz. Sisirilen seriat balonunu patlatan en önemli gerçek de, burada yatar. Arap bölgesindeki Emevi ve Abbasi kapismasinin sonucu, sii ve sunni gibi yapay ve tamamen politik bir ayrismaya ugramis, politik ve kullanisli bir kurum haline dönüsmüs islam dinini, bölgede yasayan ve bu iki devletin ekonomilerinde de agirligi olan yahudi rabbiciliginin, hadisçilik ve sünnetçilik basligi altinda uydurdugu ve de bunlari kelamcilik ve fikihçilik yoluyla deforme etttigi normlarla süslemesi , karsimiza bambaska bir kült çikarmistir. Iste bu gerçegin karsisinda, Ahmet Yesevi gibi, Ibn-ul Arabi gibi islam alimlerinin varligi ve felsefelerinin yarattigi etki, anadolu ve turk islamini bambaska bir yere koymus.   Bu tasavvuf anlayislari derinlemesine incelendiginde , yakin zamanda bilgimize sunulan, kuantum fizigi çalismalarinin bulgulariyla karsilasiriz. Evrenin holografik yapisi, fraktal yapilanma, en küçük parçacigin icinde bütünün yansimasinin olmasi, herseyin temelinde enerji olmasi, enerjiyi ve dolayisi ile olusturdugu farkli formlari farkli kilanin frekanslar olusu, elektro manyetik alanlarin doldurdugu ama, bizim bosluk dedigimiz alanlarin aslinda etkilesim sistematigine tekabul gelmesi gibi, daha yuzlerce detay, 11. ve 12. yy bilgeliginde, sembolik ve edebi bir dille sadelestirilmeye çalisilarak aktarilmis bize. Ve de ayrica, bu bilgiler aslinda çok daha kadim zamanlardan beri sure gelen bir bilgi havuzu ve aktarma organizasyonunun da habercisi. Bütün dinlerin temellerini aldigi bu havuz ve farkli zamanlarda, farkli kültürlere, farkli sekilde ulastirilmaya çalisilmis bu kadim bilgelik, anadolu kültürünü, bu alimler eliyle sekillendirmis aslinda. Seriat, tarikat marifet ve hakikat kapilari diye siniflanip tanimlanmis bu tasavvuf yolu, kendinin bilincine varan insanin (bu arayisa çikmis olan : sufi), evrenin bilincine ulasmasi (safi) ve bu yolla bütünün bilinci olan Allah’i bulmasi (kendini bilen allahi bilir) , ve de bu bütünün yansimasini tasiyan bir kucuk parcasi olarak ama, diger kücük parçalardan farkli olarak bilinçli de bir yaratik olan (esref-i mahlukat) insanin, “ hak” olanin idrakina ulasmasinin yoludur.   Elbette her zaman oldugu gibi, dünyevi iktidar sahipleri, zaman içerisinde bu amaçlardan uzaklasarak, toplumsal yapiyi, etkileyerek olusturan bu gucu, kurumsallastirmis ve bir iktidar araci haline getirdikleri, dinsel kurumlar olusturmuslar. Ne öz kalmis ne yol. Ve islamin, günümüzdeki olumsuzluklar yumagi halindeki seklinin sebebi de, budur.   Konu derin ve çok keyifli. Kolay gelsin derim..........     Not : Osmanli sunni yahudi ortakligi konusuna geri donucez yakinda tekrar.  17. yy'a gelmistik. Devam edicez.......
Cumartesi 35.8 ° / 24.7 °
Pazar 38.5 ° / 26.4 °
Pazartesi 38.1 ° / 24.1 °